Hayatınızı kolaylaştıracak iki parolayı size açıklıyorum:

By Enver Hemen - Ekim 04, 2017

(Fotoğraf Tasarımı Şahsıma aittir.)

DANDANAKAN

Yıl 1040, iki ecdad karşı karşıya gelir…

”İki taraf için de hayati önemi haiz olan bu savaşı, orduların mevcutları arasındaki orantısızlığa rağmen Selçuklular’ın kazanmasının en önemli sebeplerinnden biri şüphesiz bu anın onlar için bir ölüm-kalım savaşı olması idi. Bunun yanında orduların yapıları da bir o kadar mühim idi. Selçuklu ordusunun vur-kaç taktiğine uygun hafif süvarilerden oluşması; buna karşılık Gazne ordusunun hareket kabiliyetini kısıtlayan ağırlığının da bu sonuç üzerinde büyü etkisi vardır. Ancak bunlar kadar mühim başka bir husus da, her iki ordunun terkibidir.

Selçuklu ordusu bir devletin kuruluşu için temel esas olan aynı soydan insanların kayıtsız-şartsız dayanışmasıyla, aynı davaya baş koymuş, her şartta kazanmak mecburiyetinde olan savaşçıların ruh haliyle hareket ediyordu. Gazne ordusu ise, muhtelif milletler üzerinde hüküm süren bir iktidarın, kaçınılmaz olarak bu milletlerden oluşturduğ, ortak menfaatlerden çok şahsi çıkarların gözetildiği ahenksiz bir kalabalıktı. Dolayısıyla birbirleriyle rekabet eden ve aldığı ücreti biraz fazlasıyla her kim öderse ona hizmet etmeye, başka bir deyişle ihanete hazır kimselerden meydana geliyordu.

Gazneliler bu yenilgi sonucunda en önemli eyaletlerinden olan Horasan ve Harizm’i kaybettirler. Tuğrul Bey ise Merv’de yapılan kurultay sonucu bir kez daha sultan ilan edildi.” – Eli öpülesi hocam Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer.

***

İSAR

Hz. Huzeyfe şöyle anlatıyor: “Yermuk harbinde, yaralılar arasında kalan amcamın oğlunu aramak üzere savaş alanında geziyordum. Yanımda biraz su vardı. Hava da çok sıcaktı. Amcamın oğlunu buldum. Su isteyip istemediğini sordum. Başıyla isterim, dedi. Tam suyu içireceğim sırada öteden birisi, “Ah su”, diye inledi. Amcazâdem gitmemi ve suyu ona içirmemi işaret etti. Gittim, baktım ki Âsım’ın oğlu Hişâm. Tam ona su vereceğim sırada başka birisi “Su!” diye inledi. Hişam da suyu içmedi ve beni ona gönderdi. Arayıp buldum, fakat kendisine suyu ulaştırıncaya kadar o şehit olmuştu. Hemen Hişâm’ın yanına koştum, o da şehit olmuştu. Bari suyu amcamın oğluna içireyim diye onun yanına gittim, fakat o da şehit olmuştu. Nihayet su elimde kaldı. Allah hepsine rahmet etsin.” – Osman ÇETİN 

Artık parolayı biliyorsunuz…

***

HACCAC

“Bir gün Haccac bin Yusuf’u onu bunu asıyor diye annesine şikayet ettiler. Ana yüreği, dayanamadı Haccac’ı işin aslını öğrenmek için çağırttı.

Anne: Oğlum, niye yok yere insanları asıyorsun kesiyorsun. Sen ölünce arkandan kötü konuşurlar, hem ahirette bunun azabını cezasını çekersin.

Haccac bin Yusuf: Ana, beni gelip sana şikayet mi ettiler?

Kadın dese “Evet”, Haccac soracak “Kim?”. Haliyle annesi “Ben sağdan soldan duyuyorum.” dedi.

Bu konuşma üzerine Haccac bin Yusuf annesine gerçeği nasıl izah edeceğini düşünmeye başladı. Tam o sırada sarayın önünden birinin geçtiğini gördü. Askerlere “Şu adamı getirin buraya” diye emir verdi. Askerler sokaktan adamı kapıp getirdiler.

Adam da sarayın önünden geçtiğine pişman oldu, korkmaya başladı, korku dışa vurunca Haccac bin Yusuf “Korkma, biraz sohbet edeceğiz, annem de dinleyecek” dedi.

Haccac bin Yusuf: Hangi millettensin?

Zeytinci: Elhamdülillah Müslümanım.

Haccac bin Yusuf: Ne iş yaparsın?

Zeytinci: Pazarda zeytin alır satarım.

Haccac bin Yusuf: Güzel. Peki namaz kılar mısın, oruç tutar mısın?

Zeytinci: Elimden geldiği kadar dinimin emirlerini yerine getirmeye çalışıyorum.

Haccac bin Yusuf: Ne iş yaparım demiştin?

Zeytinci: Zeytincilik yaparım.

Haccac bin Yusuf: Güzel, bana dünya ile ahiret hayatını bir mükayese eder misin?

Zeytinci: Efendim, beni okutmadılar, cahil adamım, nasıl yapayım.

Haccac bin Yusuf: Müslümansın, ahirete inanıyorsun, insansın aklın var ve dünyanın da içinde yaşıyorsun. Bu inandığın ahiret ile içinde yaşadığın dünyayı elbette kıyaslayabilirsin.

Adam özür diledi, Haccac ısrar etti, zeytinci baktı mecbur bir şeyler söylemek lazım….

Zeytinci: Dünya ile ahiret mukayese edilmez. Ahiret sonsuz hayal edilemeyecek bir alem. Dünya onun yanında bir sineğin konup kalkması kadar bir şeydir.

Haccac bin Yusuf: Bak bu da bir mukayese. Ahiret akıl almaz, ulu, sonsuz ve bolluk diyarı. Dünya ise bir sineğin konup kalkması öyle mi?

Zeytinci: Evet.

Haccac bin Yusuf: Ne iş yapardın?

Zeytinci: Zeytincilik.

Haccac bin Yusuf: Zeytin kaça alınır?

Zeytinci: Şu kadara…

Haccac bin Yusuf: Zeytin kaça satılır?

Zeytinci: Bu kadara…

Haccac bin Yusuf: Zeytinin kaç çeşidi var?

Zeytinci: Şu kadar çeşidi var…

Haccac bin Yusuf: Zeytin ağacı ne zaman çiçek açar?

Zeytinci: Şu mevsimde…

Haccac bin Yusuf: Zeytin ne zaman yeşerir?

Zeytinci: Bu mevsimde…

Haccac bin Yusuf: Ne zaman siyah olur?

Zeytinci: Şu mevsimde…

Haccac bin Yusuf: Ülkemize zeytin nereden gelir?

Zeytinci: Şu mekanlardan gelir…

Haccac bin Yusuf: Zeytinin ne kadarından ne kadar yağ elde edilir?

Zeytinci: Bu kadarından şu kadar yağ çıkar.

Haccac bin Yusuf: Kaç çeşit zeytin vardır?

Zeytinci: Şu kadar çeşidi vardır…

Haccac bin Yusuf, zeytin ile alakalı ne kadar soru sorduysa hepsini detaylıca bülbül gibi cevaplayan adam övgüyü kaptı.

Haccac bin Yusuf: Tebrik ederim, belli ki mesleğinin erbabısın.

Zeytinci: Şimdi bana namazın bir vacibini söyle.

Zeytinci: Efendim, biliyorsunuz daha önce söyledim beni okutmadılar, cahil adamım, işte gördüm çevremden öğrendim kılıyorum.

Haccac bin Yusuf: Abdestin bir sünnetini söyle.

Zeytinci: Yok

Onu söyle, bunu söyle sonuç hep “yok”…

Haccac bin Yusuf: Seni zeytinciliğin mektebinde mi okuttular? Ucunda menfaat var diye bunu nasıl öğrendin, bak her suale cevap verdin. Ve yine sen dedin ki ahiret sonsuz ve ulu bir alem, dünya sineğin konup kalkması gibi kısa farksız… Bu kısa süre için şu zeytincilik için gösterdiğin emeğe bak, bir de ahiret için gösterdiğin emeğe bak… Sen bu dediğine inansa idin bu zeytin için öğrendiğin bilgilerin yüz katını ahiret yatırım olan ameller için öğrenmez miydin?

Adam utançla başını yere eğdi.

Haccac bin Yusuf, bu esnada askere “Cellad, vur bu sahtekarın başını!” diye bağırdı. Sonra anasına dönerek “Ana ben böylelerin kellesini alıyorum, bir itirazın var mı?” dedi. Annesi ses çıkarmadı…”


Daha fazlası için takipte kal :)

  • Paylaş:

Bunları da beğenebilirsin

0 yorum